Genel
olarak, kur riski USD/TL veya EURO/TL kurlarının yukarı yönlü gitmesi
neticesinde firmaların maliyetlerinde bir artış olması ve bu artış neticesinde
kambiyo zararlarının artış göstermesi olarak algılanır. Fakat, kurun aşağı
yönlü gitmesi de kur riski teşkil eden bir durumdur. Sonuç olarak, kur riski
paritedeki değişimin şirketlerin varlıklarında ve yükümlülüklerinde değişiklikler
yaratması ve gelir/giderlerindeki değişiklikler neticesinde nakit akımlarını
etkilemesi olarak değerlendirilebilir.
Şirketler Neden Döviz
Kredisi Kullanır?
Firmaların
döviz kredisi kullanmasının birkaç sebebi olabilir. Bu sebeplerden en
önemlileri firmanın faaliyet gösterdiği sektördeki çalışma koşullarının dövize
endeksli olması veya borçlanma maliyetinin TL kredilere kıyasla daha düşük
maliyetli olmasıdır.
Firmaların
döviz kredisi kullanırken göz önünde bulundurmadığı riskler maalesef
şirketlerde çok ciddi boyutlarda zararlara sebep oluyor, hatta şirketin
iflasına kadar gidebiliyor. Bu durumda şirketler hangi durumda şirketler döviz
kredisi kullanmalıdır?
Firmaların
döviz kredisi kullanmadan önce yanıtlaması gereken bazı sorular vardır. Bu
soruların cevaplarına göre uygun koşullarda borçlanmasını yönetmelidir. Bu
soruların başlıcaları şunlardır: şirketin döviz geliri var mı, kur değişimine
karşı finansal enstrümanlar kullanıyor mu, kurdaki değişim neticesinde
yükümlülüklerimdeki ve şirket performansındaki değişiklikler neler olabilir.
Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki 32 Sayılı Karar ile firmaların döviz
borçlanmasına sınırlandırma getirilmiştir. Bu kanun kapsamında döviz kredisi
kullanmak için firmaların gerekli şartları sağlaması gerekmektedir. Resmi
Gazete’de yayımlanan bu şartlar aşağıdaki gibidir;
32 sayılı Kararın 17 nci maddesinin
dördüncü fıkrası ile 17/A maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Türkiye’de
yerleşik kişilerce yurt içi ve yurt dışından temin edilen döviz kredilerinde;
a) Kullanım tarihinde, krediyi kullananın kredi
bakiyesinin 15 milyon ABD Dolarının altında olması durumunda, kullanılmak
istenen kredi tutarı ile mevcut kredi bakiyesi toplamı son üç mali yılın döviz
gelirleri toplamını aşamaz.
b) Kredi bakiyesi 15 milyon ABD Dolarının altında olan
Türkiye’de yerleşik kişilerin döviz kredisi kullanım talepleri sırasında son üç
mali yıla ilişkin döviz gelirlerini mali müşavirler tarafından onaylanmış
belgelerle tevsik etmeleri zorunludur.
c) Kredi
bakiyesinin son üç mali yılın döviz gelirleri toplamını aştığının sonradan
tespit edilmesi durumunda yurt içinde bankalardan (serbest bölge şubeleri
dâhil), finansal kiralama şirketlerinden, faktoring şirketlerinden ve finansman
şirketlerinden kullanılan kredilerin aşıma neden olan kısmı geri çağırılır veya
Türk Lirası krediye dönüştürülür.
ç) Kredi
bakiyesinin son üç mali yılın döviz gelirleri toplamını aştığının sonradan tespit
edilmesi durumunda bankaların, finansal kiralama şirketlerinin, faktoring
şirketlerinin ve finansman şirketlerinin yurt dışındaki şubeleri (bankaların
off-shore şubeleri dâhil, serbest bölge şubeleri hariç) tarafından kullandırılan
kredilerin aşıma neden olan kısmı geri çağırılır veya Türk Lirası krediye
dönüştürülür.”
Bankalar ile
Türkiye’de yerleşik finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve
finansman şirketleri birbirlerine, ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak
kaydıyla kendi teamülleri çerçevesinde doğrudan veya uluslararası sendikasyona
katılım yoluyla, vade sınırı bulunmaksızın döviz kredisi açabilirler.”
İlgili resmi
gazeteye buradan ulaşabilirsiniz
Döviz Kredili Firmalar Kur
Değişiminden Nasıl Etkilenir?
İlk
olarak kurdaki değişimin yukarı yönlü olması veya bir başka deyişle Türk
Lirası’nın Dolar ve Euro’ya karşı değer kaybetmesi durumunu değerlendirelim.
Ağırlıklı
olarak ürünlerini yurt dışına satan firmanın kurdaki değişim neticesinde iş
hacminin yukarı yönlü olması muhtemeldir.
Firmanın
üretimini yaptığı ürünlerin hammaddesinin ithal olması durumunda firmanın
maliyetlerinde bir artış olması ve bu paralelde EBİT ve EBİTDA marjlarında bir
gerileme olacaktır.
Döviz
kredisi bulunan firmanın kredilerinin yıl sonunda değerleme işlemleri
neticesinde yükümlülüklerinde bir artış meydana gelir ve bunun etkisiyle
bilanço büyüklüğünde artış meydana gelir.
Kurdaki
artış neticesinde bankaların yurt dışından ucuz maliyetli olarak temin
ettikleri sendikasyon kredilerinin maliyetlerinde artış meydana gelecektir. Bu
durum, firmaların ucuz kredi bulmasını zorlaştıracak ve kredi maliyetlerinde bir
artış meydana gelecektir. Buna bağlı olarak da uüksek faizli kredi kullanımları
firmaların karlılığını düşürecektir.
Kur Riskinin Yüksek
Olduğu Sektörler
Türkiye
ara malı ithalatçısı bir ülke olarak kur riskine birçok sektör bazında maruz kalmasına
karşın kur riskinin yüksek olduğu sektörleri şu şekilde sıralayabiliriz;
- Petrol ve kimyasal ürünler sektörü
- Metal sektörü
- Elektrik ve elektronik sektörü
- Plastik sektörü
- Otomotiv sektörü
- Gıda sektörü
- Tekstil sektörü
Kur Riskine Karşı
Firmalar Neler Yapabilir?
Kur
değişimlerinden korunmanın en etkili yollarından birisi de forward, opsiyon vb.
türev araçların kullanılmasıdır. Bu tür finansal enstrümanlara başvurularak
firmalar mevcut kur risklerini daha etkin yönetebilir, kur riskini hedge
edebilir, daha sağlıklı ve öngörülebilir bir nakit akımına sahip olabilirler.
Fakat, bu tür finansal enstrümanların kullanımı uzmanlık gerektirmektedir. Türkiye’deki
firmaların büyüklükleri göz önünde bulundurulduğunda bu tür finansal araçlar çok
az kullanılmakta olup, son zamanlarda finansal okuryazarlığın artış
göstermesinin de etkisiyle bu tür finansal entsrümanların kullanımı hakkında şirketler
daha da bilinçlenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder