9 Aralık 2018 Pazar

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları


Kendisini bir ekonomik tetikçi(ET) olarak adlandıran John Perkins tarafından yazılan bu kitap genel olarak Amerika'nın üçüncü dünya ülkeleri üzerinde oynadığı, onların kaynaklarını nasıl sömürdüğünü ve bunun için nasıl bir yol izlediği hakkında bilgi veriyor ve yazılanların bizzat kendi başından geçen olaylardan ibaret inanması size kalmış.  

Temel amaçları birilerini var olan değerli kaynaklarından dolayı sömürmekten meydana geliyor. Bu sömürü tamam biz geliyoruz sizi sömüreceğiz şeklinde değil. Peki nasıl mı?  İlk amaçları petrol rezervleri olan ülkelere nasıl girebiliriz, onların kaynaklarını nasıl sömürebiliriz şeklinde soruları akıllara getiriyor. Tabi bu düşünceleri gerçekleştirmek için bir alt yapı çalışması yapıyorlar. Kendilerini ET olarak adlandıran kişiler sömürülmek istenen ülkere gidip o ülkeleri borç altına sokup kendi ülkelerine(Amerika) bağımlı hale getiriyorlar. Bu borçlanma için  Dünya Bankası, IMF  vb.gibi aracı kuruluşlar sisteme dahil oluyor.

Amerika'nın üçüncü dünya ülkeleri üzerinde oynadıkları rolleri bilenler de var. Kim mi bunlar? Kitapta yazılanlara göre birkaç isim verebilirim: Hugo Chavez, Musaddık. Bu kişiler ET'ler tarafından ikna edilemeyince yani  Amerika'nın borç yükü altına girmek istemedikleri zaman devreye CIA giriyor ve bir şekilde borç yükü altına girmek istemeyenler suikaste kurban gidiyor. O ülkelerin başına kendi adamlarını yerleştiriyorlar. Eninde sonunda amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar.



Okumak isteyenlere...

Şimdi söz ekonomik tetikçinin itirafları 4 kitap halindedir. Birinci, ikinci ve dördüncü kitap  John Perkins, üçüncü kitap ise Steven Hiatt tarafından kaleme alınmış. 

Merak ettiğimden(3.ve 4. kitap hariç) alıp okumuş bulunmaktayım. Fakat ikinci kitabın birincisinden pek bir farkı olduğunu düşünmüyor. Amaçlar ve hedefler aşağı yukarı birinci kitap çerçevesinde gelişiyor ama merak edip okumak isteyenler tabi ki yeni bilgiler edinilmesi için okuyabilirler. 

Ayrıca kitap sade bir şekilde ele alınmış, ekonomik terimlere boğulmamış o yüzden okunulması için bir ekonomi öğrencisi olmayı gerektirmemektedir. En azından birinci kitabın okunmasını tavsiye ederim.

6 Aralık 2018 Perşembe

Bağımsız Denetim / Audit


Sosyal bilimler fakültesinde okuyan birçok öğrenci bağımsız denetimin ne olduğuna ilişkin arkadaş çevresinden, seminerlerden, panellerden muhakkak bir şeyler duymuştur. Bazı öğrenciler bağımsız denetimin ne olduğunu, denetçilerin ne iş yaptığını, denetim sektöründe çalışma şartlarını ve kariyer basamaklarını merak etmiş ve bilgi edinmek istemiştir. 

Burada size sektör hakkında edindiğim bilgileri sunacağım.

Bağımsız Denetim Nedir?
Bağımsız denetim sektöründe çalışmak istiyorsanız, öncelikle bağımsız denetimin ne olduğunu bilmeniz gerekir!

Bağımsız denetimin ne olduğunu kısa ve öz olarak şu şekilde özetleyebiliriz; firmaların finansal tablolarının belirli finansal raporlama standartları doğrultusunda ve finansal tabloların uygunluğu ve doğruluğu hususlarında makul güvence sağlayacak şekilde hazırlanmasıdır. 

Bağımsız Denetim Sektöründe Çalışmak İstiyorum Ne Yapabilirim?

Firmaların mali tablolarına(bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu vb.) ilgiliyseniz, bu sektörü merak ediyorsanız ve üniversitede hala öğrenciyseniz, bu sektörde staj yapmanızı öneririm. Fakat, üniversiteden mezun oldunuz ve denetim sektöründe staj deneyiminiz yok. Bu sorun değil, deneyimiz olmasa da bağımsız denetim sektörünü çok araştırmış ve kendinize uygun bir iş olduğunu düşünüyorsanız, iş başvurusu yapabilirsiniz.

Öncelikle bağımsız denetim sektöründe sürekli olarak çalışmak istiyorsanız, üniversite mezunu olmanız gerekmektedir. Bu sektörü araştırmışsanız muhakkak “big 4” olarak adlandırılan kuruluşları da duymuşsunuzdur. Nedir bu big 4 derseniz: Ernst&Young, Deloitte, KPMG ve PwC. Bu şirketler denetim sektöründe öncü oldukları için popülariteleri bir hayli yüksektir ve herkes bu firmalarda deneyim elde etmek ister. Bu firmaların işe alım süreçleri şubat ayının sonu mart ayının başı itibarıyla başlar ve eylül ayına kadar sürer. Bu süreleri sürekli takip etmeniz gerekmektedir.

İşe alım süreçleri firmadan firmaya değişmekle birlikte genellikle üç aşamalıdır. 

Birinci aşamada; başvurunuz olumlu karşılanırsa size bir sınav daveti gönderilir. Bu sınav davetinde genel yetenek, genel kültür ve ingilizce sınavına tabi tutulursunuz. Bu sınavda genel yetenek, genel kültür ve İngilizce sınavından belirli seviyenin üstünde doğru çıkarmanız gerekmektedir. Büyük ölçüde, ingilizce sınavı belirleyici olmaktadır. İngilizce seviyeniz intermediate üzerinde ise rahatlıkla yapabileceğiniz sorular olur.

Birinci aşamada başarılı olduysanız, sizi ikinci aşama için görüşmeye çağırırlar. Bu görüşme manager mülakatı olarak geçmektedir. Bu mülakatta sizi tanımaya çalışırlar, sizi tanımaya yönelik sorular sorarlar, yapacağınız iş için uygun olup olmadığınıza ilişkin değerlendirmede bulunurlar. 

İkinci aşamada da başarı olduysanız üçüncü aşama için partner mülakatına davet edilirsiniz. Partner mülakatında da sizi tanımaya yönelik sorular sorulur. Teknik konulardan sorular sorulabileceği gibi sadece kendinizi de tanıtmanız da istenebilir.  Ayrıca, bazı firmalarda manager mülakatından önce grup mülakatı tarzında aşamalarda bulunmaktadır.

Bağımsız Denetimin Geleceği

Şunu belirtmek gerekir ki denetim şirketlerinde çalışmak yorucudur. Çünkü, size verilen sürede bir firma hakkında denetim raporunu hazırlayıp, gerekli kurumlara iletmek zorundasınız. Bu dönemlerde mesai saatleri çok uzun olduğundan, evinize geç saatlerde döneceğinizden emin olabilirsiniz. Eğer düzenli bir iş hayatı istiyorsanız, sizin için geçerli bir meslek değildir. Belirli dönemlerde arkadaşlarınızla buluşmak için bile plan yapamazsınız. Çünkü bir mail gelir ve hemen çalışmaya başlamanız gerekir.

Bağımsız denetim şirketlerinde personel sirkülasyonu fazla olduğu için bu şirketler üniversitelerden çok fazla yeni mezun öğrenci almak isterler. Yeni mezun öğrenciler de bağımsız denetim şirketlerinde çalıştıkları süreleri yüksek lisans olarak görürler. Çünkü, çalışma şartları dikkate alındığında, size birçok bilgiyi kısa sürede öğrenme imkanı, birçok sektörü yakından tanıma fırsatı sunar. Genellikle öğrenciler birkaç yıl bu şirketlerde çalıştıktan sonra daha iyi maddi koşullarda düzenli bir hayata sahip olmak için firmaların denetim, bütçe raporlama vb. birimlerine transfer olurlar.

Şimdi bağımsız denetimin geleceğine bakacak olursak, Türkiye’de bağımsız denetim şartları daralmakta ve denetime tabi olan şirketlerde her geçen gün bir artış söz konusudur. Bu husus dikkate alındığında, denetim sektöründe çalışma deneyimi sizi iş dünyasında birkaç adım önem geçirecektir.  Daha önce de dediğim gibi denetim sektörünü yeni mezun öğrenciler birer basamak olarak görürler, kısa sürede birçok bilgi edinip, farklı firmalara transfer olurlar.

Bağımsız Denetim Şirketinde Personel Maaşları Ne Kadardır?

Yeni mezun biriyseniz çok büyük bir maaş beklentisi içine girip, hayal kırıklığına uğramanızı istemem. Şunu itiraf etmek gerekir ki yeni mezunlara en iyi başlangıç maaşını Big 4 firmaları verir. Onlarda asgari ücretin 400-500 TL fazlasıdır. Çoğu yeni mezunlar işe başladığında maaş konusuna pek fazla takılmazlar. Çünkü daha önce de belirttiğim gibi denetim şirketlerini bir basamak olur görürler ve edinilen birkaç yıl tecrübe neticesinde daha yüksek maaşla başka bir firmada çalışmak isterler. Bu konuda yeni mezunlara önerim şu olur: eğer denetim sektöründe kariyer düşünüyorsanız aktif olarak en az 3 yıl denetim elemanı olarak çalışmanız, finansal raporlamayı çok iyi öğrenmeniz ve SMMM ruhsatını almanız sizi daima ön planda tutacaktır.

Merak ettiğiniz sorular varsa yorum yapmanız yeterli olacaktır. İstediğiniz işe sahip olmanız dileğiyle…

5 Aralık 2018 Çarşamba

Kiralık Kasa


Günümüzde birçok kişi “kiralık kasa”yı duymuştur. Fakat az kişi kiralık kasanın niteliği hakkında bilgi sahibidir. İnsanların kimselerin bilmesini, görmesini istemediği varlıkları vardır ve bu varlıkları saklamak ihtiyacı hissederler. Örneğin; yeni evlenen çiftler altınları bozdurmak istemez ve fiziksel olarak altınlarını saklamak isterler. Fakat çiftler artan hırsızlık olaylarını da gördükçe altınlarını evde değil de daha güvenli bir yerde saklamak isterler ve ihtiyaçlardan dolayı kiralık kasa hizmetleri ortaya çıkmıştır. Bu sadece altınla sınırlı bir durum değildir. Hayati öneme sahip olduğunu, kimselerin görmesini istemediğini düşündüğünüz birçok evrak, kayıt mevcuttur. Bu dökümanları da saklamak için bir kiralık kasaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Kısa cevaplar halinde kiralık kasaya ilişkin edindiğim bilgileri aşağıda size sundum.

Kiralık Kasa Nedir?


Kiralık kasa bankalar tarafından yaptırılan, müşterilerin belirli mevzuatlar çerçevesinde kullanabileceği ve değerli belge, eşya ve varlıklarını hırsızlık veya diğer risklere karşı güvenli olarak muhafaza edebileceği özel nitelikteki kasalardır.

Kiralık Kasaya Neler konabilir?


Kiralık kasalar yalnızca mücevher, hisse senedi ve tahviller, vesika ticareti, evrak vb. kıymetlerin saklanması için kiralanabilir.

Kimler Kiralık Kasa Kiralayabilir?


Kiralık kasaları kiralamak için temel şart reşit ve kanuni ehliyete sahip olmak gerekmektedir. 

Kiralık Kasa Boyutları Ne Kadar?


3 tip kasa boyutu vardır: küçük, orta ve büyük boy.
Kiralık kasa ebatları bankalar arasında farklılık göstermekle birlikte genel itibarıyla en küçük boyun genişliği 24.5 cm, yüksekliği 11.5 cm, derinliği ise 41 cm, en büyük boyun ise genişliği 24.5 cm, yüksekliği 26.5 cm ve derinliği 41 cm’dir.

Kiralık Kasa Ücretleri Ne Kadar?


Kiralık kasalar boyutlarına göre farklı ücretlere tabi olup, bankadan bankaya farklı fiyat uygulamaları mevcuttur. Kiralık kasalara ilişkin bankaların kendi web sitelerinden daha detay bilgi alabilirsiniz. Aşağıda birkaç bankanın kiralık kasa ücretlerini bulabilirsiniz;


Küçük Boy
Orta Boy
Büyük Boy
İş Bankası
420 TL
500 TL
680 TL
Ziraat Bankası
335 TL
430 TL
540 TL
Garanti Bankası
415 TL
465 TL
595 TL
*En güncel kiralık kasa ücretleri için bankaların kendi web sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Kiralık Kasada Depozito Ücreti Var mı, Ne Kadar?


Kiralık kasa kullanımlarında bankalar depozito ücreti tahsil etmektedir. Bu depozito ücreti bankalar bazında değişiklik göstermekle birlikte bir kereye mahsus tahsil edilmekte ve kiralık kasayı kapatmanız durumunda geri iade alabilmektesiniz.

Kiralık Kasa Ne Kadar Güvenli?


Banka, kiralanan kasalara konulanların değer ve miktarlarından dolayı hiçbir sorumluluk kabul etmez. Yani kiralık kasanızı sizin dışınızda kimse açıp, kullanmadığı ve kiralık kasaya ne koyduğunuzu bilmediği için kiralık kasanın içerisindeki varlıklardan dolayı banka yükümlülük altına girmez.

Kiralık Kasalar Zamanaşımına Uğrar mı?


Kiralık kasalarda bulunan kıymetler için zamanaşımı kasa kira bedelinin en son tahsil edildiği ya da kasanın en son açıldığı tarihten itibaren başlar. Bu sebeple ki kasanın en son açıldığı tarihin kayıt altına alınması önem taşımaktadır.  Kiralık kasalarda zamanaşımı süresi 10 yıldır, bu süre geçtikten sonra kiralık kasalar TMSF’ye devredilir.

Kiralık Kasa Anahtarını Kaybettim, Ne Olur?


Kiralık kasa anahtarınızı kaybettiyseniz derhal kiralık kasanızın bulunduğu şubeye durumu izah etmelisiniz. Bu durumda bankada bulunan kiralık kasanız hemen mühürlenir ve kiralık kasanızın bulunduğu şubeye gittiğinizde kasanızın anahtarı değiştirilir. Söz konusu kilit değiştirme işlemleri için yapılan harcamalar kiracıya aittir.

Ölürsem Kiralık Kasaya Ne Olur?


Herhangi bir bankada kiralık kasanız varsa ve kiralık kasanızdan sadece sizin haberiniz olsa dahi vefat ettiğinizde, kiralık kasanızın bulunduğu banka şubesi resmi makamlardan yapılan ihbar öğrenildiğinde 15 gün içinde vefat eden şahsın kiralık bir kasasının olduğunu vergi dairesine bildirir.

4 Aralık 2018 Salı

Erken Uyarı Sinyalleri / Early Warning Signals


Erken Uyarı Sinyali Nedir?


Firmalar faaliyet gösterdikleri sektörler itibarıyla kendilerine özgü dinamikleri bulunmaktadır. Bu dinamikler firmaların büyüklüklerine göre değişmekle birlikte belirli bir sektör ortalamaları vardır.

Muhakkak ki birçok yatırımcının, kreditörün, tedarikçinin ve müşterinin iş yaptığı diğer firmaların mali bünyeleri önem teşkil etmektedir. Nasıl ki bir kreditör(banka vb.) için kredi verilen firmanın temerrüde düşmemesi mühimse bir tedarikçi için de mal veya hizmet satılan firmaların batmaması önem taşımaktadır. Bu sebeple ki bankalar ve tedarikçiler farklı risk algısı geliştirmekle birlikte ticari ilişkisi bualunan firmaları daha yakın takibine almaktadır.

Bir ticari ilişkide karşı tarafın ne gibi bir durumda zorluk yaşayabileceği, temerrüde düşebileceğini gösteren bazı sinyaller mevcuttur. Bu sinyaller erken uyarı sinyalleri olarak bilinir. 


Erken Uyarı Sinyalleri Nelerdir?


Erken uyarı sinyalleri birçok kurum ve kuruluş için tespit edilebilir. Burada bir firma için erken uyarı sinyalleri olabilecek hususlar göz önünde bulundurulacaktır.

Bir firma için erken uyarı sinyali olabilecek birçok husus bulunmakta olup, başlıca aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz, 

  • Mali verilerde yaşanan bozulmalar, bilanço kalemlerinde meydana gelen anlamsız sıçrayışları/hareketler,
  • Yönetimde sık sık değişiklik yaşanması(yeterli deneyimi bulunmayan yöneticilerin istihdam edilmesi),
  • Sık yaşanan adres değişiklikleri,
  • Müşteri-tedarikçi zincirinde yaşanan problemler( müşteri ve tedarikçi konsantrasyonunun yüksek olması),
  • Alış ve satış vadeleri arasında farkın aşırı uzaması, 
  • Kullanılan kredilerin firma bünyesi dışında değerlendirilmesi(örneğin, ortaklar adına g.menkul alımı yapılması),
  • Finansal borçlanmanın iş hacmine yakın seviyede olması(limit-risk doluluk oranının yüksek olması),
  • Factoring finansmanına başvurulması(her factoring yapan firma için geçerli değildir),
  • Yeterli bir fizibilite çalışmaları yapılmadan ve yatırımın geri dönüşü hesaplanmadan büyük ölçekli yatırım yapılması,
  • Yanlış finansman politikası(duran varlık yatırımlarının kısa vadeli kredilerle finanse edilmesi),
  • Kredi ödemelerinde yaşanan güncel gecikmeler.
Yukarıdaki maddeler bir firma bünyesinde meydana gelebilecek olumsuzlukları göstermektedir. Aslına bakılırsa firmanın batmasına sebep olacak unsurları mali ve idari şekilde ayırmak da mümkündür. Ayrıca, firma bünyesinde meydana gelen bozulmalar sadece kendi içerisinde yaşanan süreçlerden değil, dış süreçlerden(tedarikçi, kamu vb.) de kaynaklanabilmektedir. Örneğin, dünya genelinde yaygın satış ağı bulunan ve popülerliği yüksek olan ürünleri satan bir dünya markası X şirketinin Türkiye’deki tek tedarikçisi A firması olsun. A firması, X firmasının 5 yıldır Türkiye’deki tek distribütörü olsun. Firmalar arasında yaşanan çatışmadan kaynaklı olarak X firması tek taraflı olarak distribütörlük sözleşmesini iptal ettiğini varsayalım. Bu durumda A firması müşterilerine kaybedecek ve başka bir bayilik vb. işi yoksa faaliyetlerini kaybedecektir.