29 Mayıs 2020 Cuma

Cari Oran Nedir ve Nasıl Yorumlanır?

Cari oran firmaların likiditesine ilişkin bilgi edinmemizi sağlayan en temel rasyolardan bir tanesidir. Bu rasyo firmaların dönen varlıkları ile kısa vadeli borçlarının karşılaştırılmasını sağlayan likidite oranlarındandır.

Cari oran şu şekilde hesaplanır:

Cari Oran: Dönen Varlıklar / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

Dönen varlıklar firmanın bilançoda yer alan likiditesi en yüksek varlıklarıdır. Bu varlıkların 1 yıl içerisinde nakde dönüşmesi beklenir.


Tek düzen hesap planında dönen varlıklar 1 kodu ile başlar ve şu şekildedir:

  •          10 Hazır Değerler
  •          11 Menkul Kıymetler
  •          12 Ticari Alacaklar
  •          13 Diğer Alacaklar
  •          15 Stoklar
  •          17 Yıllara Yaygın İnşaat Ve Onarım Maliyetleri
  •          18 Gelecek Aylara Ait Giderler Ve Gelir Tahakkukları
  •          19 Diğer Dönen Varlıklar

Kısa vadeli yabancı kaynaklar firmanın bilançosunda yer alan ve 1 yıl içerisinde ödenecek olan yükümlülüklerini ifade eder.

Tek düzen hesap planında kısa vadeli yabancı kaynaklar 3 kodu ile başlar ve şu şekildedir:

  •          30 Mali Borçlar
  •          32 Ticari Borçlar
  •          33 Diğer Borçlar
  •          34 Alınan Avanslar
  •          35 Yıllara Yaygın İnşaat Ve Onarım Hakedişleri
  •          36 Ödenecek Vergi Ve Diğer Yükümlülükler
  •          37 Borç Ve Gider Karşılıkları
  •          38 Gelecek Aylara Ait Gelirler Ve Gider Tahakkukları
  •          39 Diğer Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar

Finansal analizde cari oranın 1’den fazla olması beklenir. Buradaki temel unsur firmaların 1 yıl içerisindeki nakde dönüşecek olan varlıkları ile 1 yıl içerisinde ödenecek olan borçlarını yani yükümlülüklerini karşılaması beklenir.

Cari oranın 1’den fazla olması demek aynı zamanda dönen varlıklar > kısa vadeli yabancı kaynaklar anlamına geleceği için firmanın net işletme sermayesinin de pozitif olduğu anlamına gelmektedir. Net işletme sermayesine ilişkin detay bilgiyi buradan edinebilirsiniz.

Firmalardan cari oranın 1 den fazla olması beklense de bir firmanın dönen varlıklarının, kısa vadeli yabancı kaynaklardan fazla olması o firmalar işlerin tam olarak iyiye gittiği söylenemez. Firmaların faaliyet gösterdiği sektöre bağlı olarak bilanço yapılarında farklılıklar olabilir. Örneğin, faaliyet konusu al-sat olan ticari işletmelerde dönen varlıkların, imalat sektöründe faaliyet gösteren firmalara göre daha fazla olması muhtemeldir. Çünkü imalat yapan firmaların makine, tesis ve cihaz gibi maddi duran varlıkları üretim süreci için gerekli olup, al-sat yapan işletmelerde bu tarz duran varlıklara ihtiyaç duyulmamaktadır.

Bir diğer husus, finansal analizde sık yapılan hatalardan birisi de cari oranın 1 den büyük olmasının doğrudan olumlu bir husus olarak algılanmasıdır. Bildiğiniz üzere, tek düzen hesap planında bilanço kalemleri en likit varlıktan en az likit olan varlığa doğru sıralanmakta olup, en likit bilanço varlıkları hazır değerlerdir. Dönen varlıkları her ne kadar 1 yıl içerisinde likit hale gelecek varlıklar olarak görsek de dikkate almamız gereken önemli unsurlardan bir tanesi de firmanın ticari alacaklarının tahsil süresi ile stoklarının nakde dönüşüm hızıdır.

Cari oranda firmanın alacak tahsil süresinin önemini şu şekilde örneklendirebiliriz;

Firmanın kasasında sadece 20 TL bulunduğunu ve stoklarındaki A malını 180 gün sonra tahsil etmek üzere 100 TL’ye vadeli olarak sattığını düşünelim. Böylece firmanın dönen varlıkları 120 TL olacaktır. Diğer taraftan, firmanın daha önce kullanmış olduğu kredi için 90 gün sonra ödenecek olan 75 TL tutarında taksit ödemesi olsun. Bu doğrultuda bakıldığında, firmanın dönen varlıkları(120 TL), kısa vadeli yabancı kaynaklarından(75 TL) büyük, yani cari oranı 1’in üzerinde olacaktır. Firma 75 gün sonra taksit ödemesi yaparken kasasında sadece 20 TL likit varlığı olacaktır. Çünkü satılan A malının tahsilatına daha 90 gün vardır. Bu durumda firmanın cari oranı 1’in üzerinde olmasına karşın taksit ödemesini gerçekleştiremeyeceği görülmekte olup, firma temerrüde düşecektir. Firmaların ticari alacaklarının önemine ilişkin buradaki yazımdan detay bilgi edinebilirsiniz.

Firmanın cari oranının 1’in üzerinde olması finansal analiz açısından önemli bir unsur olsa da dönen varlıklarının ne kadar sürede likit varlık haline geleceği daha fazla önem taşımaktadır!

21 Mayıs 2020 Perşembe

Temel Analiz ve Mali Tablolar Analizi Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken Unsurlar

Kolay yoldan para kazanmak isteyen birçok kişinin en hızlı para kazanma yöntemi olarak akıllarına gelen ilk fikrin “borsada hisse senedi alıp satma” olduğunu söyleyebilirim. Borsadan hızlı bir şekilde para kazanmak gerçekten mümkün mü? Tabi ki HAYIR!

Bu yazıdaki amacım borsada hisse senedine yatırımı ya da mali tablolar analizi yapmayı düşünen, ilgi duyan kitleyi bilgilendirmek amacı gütmektedir. Hisse senetlerini temel ve teknik analiz şeklinde incelenebilmekte olup, bu yazımda genel bir bilgilendirme amacıyla kaleme alındığı için TEMEL ANALİZ yaparken dikkat edilmesi gereken bilanço gelir tablosu kalemleri üzerinde duracağım.

Bilanço ve gelir tablosunda yer alan hesap adları dönem net karı haricinde tamamen farklı olup, satış gelişimine bağlı olarak bilanço kalemleri de etkilenebileceği için öncelikle gelir tablosunda dikkat edilmesi gereken ele alacağım.


Analiz yaparken gelir tablosunda dikkat edilmesi gereken hususlar;

Firmanın satışlarının önceki yıllarla karşılaştırmalı olarak yatay analizine bakılmalıdır. Buradaki amaç iş hacmindeki artış ya da azalışla birlikte karlılığındaki değişiminin, satışlarının artmasında ya da azalmasında kredi kullanımları neticesinde maruz kaldığı finansman giderlerinin etkisinin nasıl olduğudur. Göz ardı edilmemesi gereken unsurlardan birisi de firmanın esas faaliyetlerinden ne kadar kar yaratabildiğidir. Ebitda/Favök ve Ebit/Fvök hakkında detaylı bilgi edinmek için önceki yazılarıma okumanızı tavsiye ederim. Bunun yanı sıra bir diğer önemli başlık ise firmanın yabancı para işlemleri neticesinde oluşan kambiyo kar/zarar dengesinin gelişimi ve kambiyoda hareketliliğe yönelik alınan tedbirlerin neler olduğudur.

Kısacası gelir tablosu analizinde;

  • İş hacminin gelişimine,
  • Maliyetlerin artışına ya da azalışına,
  • Faaliyet karına(amortismana da dikkat edilerek),
  • Finansman giderleri,
  • Kambiyo dengesine dikkat edilmesi gerekmektedir.

Analiz yaparken bilançoda ya da finansal durum tablosunda dikkat edilmesi gereken hususlar;

Ticari alacak birikimi: Bir firmanın ticari alacaklarının artması, o firmanın alacaklarını tahsil etmede sorun yaşadığı anlama gelmemektedir. Satışların artış göstermesi birlikte alacaklarının yükselmesi olağan bir durumdur. Burada dikkat edilmesi gereken husus ticari alacaklarının ne kadarının senetli ne kadarının senetsiz olduğu ve alacak tahsil süresinin seyridir. Ticari alacakların önemi ve alacak tahsil süresi hesaplamaya ilişkin detay bilgiyi buradan edinebilirsiniz.

Stok birikimi: Firmanın iş hacmindeki artışla birlikte bulundurması gereken stok miktarının artış göstermesi olağandır. Burada stoklarının ne kadar sürede satışa kanalize edildiğidir. Satışlarında azalma meydana gelen bir firmanın stoklarındaki artış olması stoklarını yavaş erittiği ve stok devir hızının yavaşladığını gösterir.

Finansal borçlanma: Firmanın faaliyet gösterdiği sektör başta olmak üzere hammaddenin hangi ara cinsine endeksli olduğu, satışlarını nereye yaptığı gibi unsurlar finansal borçlanmasındaki para cinsini etkilemektedir. Hammaddenin dövize endeksli olması ve firmanın ihracat gelirlerinin bulunması ve döviz kredilerinin TL kredilere kıyasla daha uygun faizli olmasına sebebiyle firmalar döviz cinsi kredi kullanabilmektedir. Döviz kurundaki artış yönünde hareketliliğin firmanın finansal borçlanmasındaki maliyetlerini artıracak realize olduğu kadar dönem karına olumsuz etki yaratacaktır.  Firmanın finansal borçlanmasında kredilerin TL ya da döviz cinsinden olup olmadığına, kısa-orta-uzun vadesine dikkat edilmelidir. Döviz kredisi olup da döviz geliri olmayan firmaların bilanço büyüklüğü kurdaki hareketliliğe göre değişecektir. Döviz kredisi ve kur riskine ilişkin detay bilgi edinmek için bu yazıma göz atabilirsiniz.

Net işletme sermayesi: Genel itibarıyla net işletme sermayesi dönen varlıklar’dan kısa vadeli yabancı kaynakların çıkartılmasıyla bulunur. Daha açık bir ifadeyle, bir firmanın 1 yıldan kısa sürede elde edeceği varlıklarla, 1 yıldan kısa sürede ödeyeceği borçlarının karşılaştırılmasıdır. Firmalarda net işletme sermayesinin pozitif olması beklenir. Fakat dikkat edilmesi gereken bir diğer husus olarak şunu ilave etmekte fayda var: net işletme sermayesinin pozitif olması olumlu bir durum iken varlıkların ne kadar sürede nakde döneceği, borçlarının ne kadar sürede ödeneceği çok önemlidir. Çünkü bir firmanın 90 gün sonra 1 Milyon TL alacak tahsilatı yapabilir, aynı zamanda 60 gün içerisinde 500 Bin TL kredi ödemesi olabilir. Bu firmanın net işletme sermayesi pozitif(1 Milyon TL-500 Bin TL) olsa da vade uyumsuzluğu temerrüt riski yaratmaktadır. Burada firma ilave yabancı kaynağa ihtiyaç duyar. Kısacası alacak ve borç yaşlandırması firmalar için önemli bir unsur olmakla birlikte net işletme sermayesine ilişkin detay bilgiyi buradan edinebilirsiniz.

Devamlı sermaye: Devamlı sermaye uzun vadeli yabancı kaynaklar ile öz kaynakların toplamını ifade eder. Burada önemli bir husus genel itibarıyla imalat yapan firmalarda duran varlık yatırımları önem taşımaktadır. Firma duran varlık yatırımı yaparken yabancı kaynak kullanıyorsa bu yabancı kaynağın finansman süresi önem taşımaktadır. Bu sebeple firmanın devamlı sermayesi duran varlıklarıyla kıyaslanır. Firmanın devamlı sermayesinin duran varlıklarının ne kadarını karşıladığı önemli olup, devamlı sermayenin duran varlıklardan büyük olması istenir. Çünkü yapılan duran varlık yatırımlarının getirilerinin kısa sürede olmayacağı düşünülürse, yatırımın kısa vadeli yabancı kaynaklarla yapılması işletme sermayesini artıracağı gibi firmanın yanlış yatırım planı neticesinde temerrüde düşmesine sebep olabilir.

Finansal Kaldıraç: Kısacası toplam borcun toplam varlıklara bölünmesiyle bulunur. Buradaki önemli husus firmanın aktiflerinin ne kadarını yabancı kaynaklarla ne kadarını öz kaynakları ile finanse ettiğidir. Firmanın kredi kullanımlarındaki yüksek artışla birlikte finansal kaldıraç oranı artacak, böylece aktiflerindeki öz kaynak finansmanı azalacaktır.

Genel itibarıyla firmanın bilanço kalemleri incelenirken dikkat edilebilecek hususları bu şekilde özetleyebiliriz. Bu bilgilerin yanı sıra firmanın döviz varlık ve yükümlülükleri ayrı bir önem taşımaktadır. Çünkü döviz kurundaki artış ya da azalışla birlikte bilanço kalemlerinde de önemli hareketlilikler olacaktır. Bu sebeple firmanın yabancı para pozisyonu dikkatle incelenip, paritede oluşabilecek hareketlilikler dikkate alınarak analiz edilmelidir.

Mali tablolar analizi ve temel analiz yaparken küresel ve yerel ekonominin gidişatı ile faaliyet gösterilen sektörün yanı sıra bağlantılı olan sektörlerin genel durumu göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Firmanın iş hacminin azalması nasıl ki o firmanın piyasadaki gücünü kaybettiği anlamına gelmiyorsa, iş hacminin artması piyasadaki gücünü artırdığı anlamına gelmez.

Temel analiz yaparken ekonomik ve sektör analizi olmazsa olmaz unsurlardır.

9 Mayıs 2020 Cumartesi

Mali Analist/Finansal Analist

Birçok işe alım platformlarında duymuşsunuzdur: mali analist! Peki bu mali analist kimdir, ne iş yapar, nerelerde çalışır. Gelin birlikte bakalım ne iş yaptıklarına.

Mali analist İngilizce bir kavram olan “Financial Analyst”in Türkçe karşılığı olarak çevrilmektedir. Mali analist, firmaların finansal tablolarının geçmiş yıllara dönük olarak analiz edip, analiz çıktılarını ekonomik gelişmeler doğrultusunda yorumlanarak raporlanmasını sağlayan kişidir.  Bir nevi firma bünyesinde çalışan ve firmaya finansal danışmanlık hizmeti veren meslek grubudur diyebiliriz.


Bu meslek grubu daha çok firmaların finans, bütçe ve raporlama birimleri ile bankaların mali tahlil ve istihbarat birimlerinde yer alırlar. Bu yazımızda genel itibarıyla bankaların mali tahlil ve istihbarat biriminde çalışan analistlerin neler yaptıklarına değineceğim. Mali tahlil ve istihbarat birimine ilişkin bilgi sahibi olmak isterseniz bu yazıma göz atabilirsiniz.

Bankalarda çalışan mali analistler çalıştıkları kurumlarda bir nevi kredi kullanmak isteyen ya da mevcut devam eden kredisi olan firmaların mali tablolarını analiz ederek, raporlama yapar. Bu rapor sonucunda firmalara ilişkin bir temerrüt olasılığı hesaplayarak kredi derecelendirme notu oluştururlar. Bu kredi derecelendirme işlemi neticesinde firmalar yeterli kriterleri sağlıyorlarsa kredilendirme süreci başlar. Bankaların kredilendirme sürecine ilişkin bilgi sahibi olmak isterseniz bu yazıma göz atabilirsiniz.

Mali tahlil sürecine başlamak için öncelikle bankaların şubeleri tarafından firmalara skor çalışması yapılabilmesi için raporlama talebi gelir. Şubeler raporlama talebinde bulunurken raporlaması yapılacak olan firmalara ait aşağıdaki belgeleri mali tahlil ve istihbarat birimine iletir.


    • Son 3 yıla ait bilanço ve gelir tabloları
    • İmza sirküleri
    • Güncel ticaret sicil gazeteleri
    • Hazirun cetveli
    • Oda sicil ve faaliyet belgesi


Mali analistler yukarıdaki belgeleri göz önünde bulundurarak firmaların yatay, dikey ve trend analizlerini, nakit akış tablolarını oluştururlar. Oluşturulan bu tablolar neticesinde mali analistler firmanın geçmiş dönem mali verilerini yorumlayarak firmanın gelecekteki pozisyonuna ilişkin çıkarımlarda bulunurlar. Mali tablolar geçmişe yönelik bilgileri içerdiği için mali analistler firmanın iş süreçlerine ve gelecekteki mali verilerine ilişkin detay bilgi öğrenmek için şube personelleri ile birlikte firmanın faaliyet gösterdiği fabrikayı ziyarete giderler. Bu ziyaret esnasında firma ortağı/ortakları ve finans yöneticileri ile görüşürler, daha sonra üretim sürecini, stoklarının durumunu vb. sebepler doğrultusunda fabrikanın içini gezerler.

Mali analistler kredilendirme sürecinde birçok firmanın raporlamasını yaptığı için farklı sektörler hakkında karlılık oranlarını, alış ve satış koşulları gibi çalışma koşullarına ilişkin engin bilgiye sahiptirler.

Raporlama çalışmasının yanı sıra mali analistler firmaların ticari sicil geçmişlerine ilişkin karşılıksız çek, protestolu senet kayıtları gibi moralite sorgulamalarını yaparak daha önceki borçlarını ödeme gücüne ilişkin bilgi edinirler ve  elde ettikleri bulguları raporlarının bir köşesinde belirtirler.

Genel itibarıyla, mali analistler firmaların geçmiş mali verilerinden yola çıkarak gelecekteki oluşabilecek mali verilerine ilişkin öngörüde bulunarak raporlama yaparlar. Bu raporlama çalışması firma hakkında birçok bilgiyi barındırdığı için raporu okuyan kişilere detaylı bilgi sunmakta olup, kredilendirme sürecinin başlangıcını oluştur. Rapor sonucunda firmalara ilişkin oluşan skor notuna bağlı olarak bankaların kredi tahsis birimleri firma ile olan çalışma koşullarını belirler. Bunlar belirli marj uygulanarak çek veya ipotek karşılığı olabileceği gibi firmanın kredibilitesine bağlı olarak imza karşılığı da olabilir.

Bu yazımda mali analistin kim olduğu, nerelerde çalıştığı ve ne iş yaptığını bilgilerim doğrultusunda sizlerle paylaştım. Mali analistliğe ilişkin merak ettiğiniz detay bilgi varsa yorum yapmanız yeterli olacaktır.


7 Mayıs 2020 Perşembe

Popüler İngilizce Haber, Dergi, Makale ve Gazete Siteleri

Sosyal medyanın hemen hemen her köşesinde akademisyen olmak isteyen kişiler başta olmak üzere birçok kişinin İngilizce bilgilerini geliştirmede, kelime, bağlaç, edat gibi konuları öğrenmede zorlandığını görünüyorum. Aslında, buna tam olarak zorlanma demek yanlış olacağı için gerekli şartları sağlamak için İngilizce öğrenme isteksizliği diyebiliriz. İngilizce öğrenmek ve yabancı dil sınavından yüksek almak için daha önceki yazımız olan "İngilizce Öğrenmek ve YDS'den 70 Almak" başlıklı yazıma göz atabilirsiniz

Türkiye’de yaşayan ve büyüyen bir kişinin çeşitli dergi, kitap, makale okuyarak Türkçedeki kelime haznesini nasıl her geçen gün geliştirebiliyorsa, çevre faktörünü göz ardı ettiğimizde İngilizce öğrenmenin de Türkçe öğrenemeden bir farkı olmadığını düşünebiliriz. Bu yüzden sizlere İngilizce öğrenmeyi keyifli hale getirerek hem kelime hem de gramer bilginizi geliştirebileceğiniz siteleri ve kanalları sizlerle paylaşacağım.


İngilizcenizi geliştirebileceğiniz başlıca;

Haber Siteleri  

BBC: Siyasetten spora kadar birçok haber içeriğine ulaşabileceğiniz ve dünyadaki tüm gelişmeleri takip edebileceğiniz bir sitedir.

CNN International: 7 farklı kıtaya ilişkin bilgi edinebileceğiniz bir Amerikan haber sitesidir.

CNBC: Daha Çok ekonomi ve iş dünyasına ilişkin haberler içermektedir.

ABC News: Diğer haber kanallarının aksine daha az görselliğe ve sadeliğe sahip bir haber sitesidir.

Fox News: Başta Amerika olmak üzere tüm dünyaya ilişkin bilgi edinebileceğiniz haber sitesidir.

Bloomberg: Dünya ekonomisine ilgi duyuyorsanız bu siteye göz atmadan geçmenizi istemem!

Gazete ve Dergiler  

The New York  Times: Dünyaca ünlü Amerikan gazetesi olup, yazı dili biraz ağır gelebilir.

The Washington Post: Bir diğer Amerikan gazetesi olmakla birlikte yazı dili NewYork Times’a göre daha hafiftir.Wahington post

The Economist: Ekonomiye ilgili duyanların Bloombergle birlikte takip etmesi gereken dünyaca ünlü bir dergidir.

The Wall Street Journal: Bir diğer ekonomi ve dünya piyasalarındaki gelişmelere ilgi duyan, ekonomi kelime bilgisini geliştirmek isteyenlerden takip etmesini istediğim gazetedir.

The Guardian: Bir İngiliz gazetesi olan The Guardian’ın dünyadaki gelişmeler için takip edebilirsiniz.

The Independent: Yazı dili nispeten hafif bir diğer İngiliz gazetesi olarak önerebileceğim bir sitedir.

Makale

Bilimsel araştırmalara ilgili duyuyorsanız ve bilim dallarına ilişkin teknik kelime bilginizi artırmak istiyorsanız aşağıdaki siteleri takip edebilirsiniz.

Popular Science 

Scientific America

Science News

Science Daily

National Geographic: Doğaya ilgi duyanlara şiddetle tavsiye ederim

Genel itibarıyla yukarıdaki içeriklerdeki linklere tıklayarak dünyadaki gelişmeleri takip ederken İngilizcenizi geliştirebilirsiniz. Bununla birlikte ÖSYM sınav hazırlarken ilgili dergi, haber ve makale içerisinden benzer ya da aynı bir bölüm alıp yabancı dil sınavlarında sorabilmektedir.

Ayrıca, belirtmekte fayda var. İngilizce dergi ve haber sitelerini takip ederken bir sekmede kelimelerin anlamını öğrenmek için şu çeviri sitelerine bakabilirsiniz: 

İngilizce – İngilizce à Cambridge Dictionary 

İngilizce – Türkçe   à Tureng  



6 Mayıs 2020 Çarşamba

2020 Yılının En Değerli Dünya Markaları

Bugün sizlere "Brand Finance" tarafından yapılan 2020 yılının en değerli ve en güçlü markalarının kimler olduğunu paylaşacağım.

Brand Finance 1996 yılında İngiltere kurulan ve 20’den fazla ülkede faaliyet gösteren bağımsız olarak marka değerlemesi yapan ve strateji danışmanlığı veren dünyanın önde gelen bir kuruluşlarından birisidir.

Brand Finance’in her yıl Ocak ayında dünyanın en değerli ve en güçlü markalarına ilişkin “Global 500” olarak yıllık rapor yayınlamaktadır. Brand Finance her yıl 29 ülkede, 10 sektörü kapsayan,B2B ve B2C görüşme destekli 50.000’den fazla katılımcıyla 1.500’den fazla markanın araştırmasını yapmakta ve buna göre bir rapor hazırlamaktadır.

Gelin, 2020 yılının en değerli markalarına birlikte bakalım!

Dünyanın En Değerli 10 Markası

1-2019 yılında da 1. olan firma 2020 yılında da $220,791m marka değeri ile birinciliğini korumaya devam etmektedir.


2- 2019 yılında en değerli 3. Markaya sahip firma 2020 yılında $159,722m marka değeri ile 2. Sıraya yükselmiştir.


3- 2019 yılında 2. Sırada yer alan Apple 2020 yılında 2.liği Google’a kaptırmış olup, $140,524m marka değeri ile 3. sıraya gerilemiştir

4- 2020 yılında $117,072m değerle 2019 yılında da olduğu gibi 4. sırada yer almaktadır.

5- 2020 yılı dünyanın en değerli markalar listesinde ilk 4 sırada yer alan Amerika şirketlerinden sonra 2019 yılında da olduğu gibi $94.494m marka değeriyle bir Güney Kore markası olan Samsung 5. sırada yer almaktadır.

6- Dünyanın en büyük bankası olan ICBC 2020 yılında $80,791m marka değeriyle 2019 yılına kıyasla 2 sıra üste çıkmıştır.

7- Facebook 2020 yılında da 7.liğini $79,804m değerle koruduğu görülmektedir.

8- 2019 yılında 11. sırada yer alan Walmart marka değerini $77,520m çıkartarak 8. sıraya yükselmiştir.

9- Çin Merkezli bir finans ve sigorta şirketi olan Ping An Insurance hızlı bir marka değeri ivmesi yakalayarak 2020 yılında $69,041m değerle 9. sırada yer almıştır.

10- Dünyanın en değerli 10. markası ise 2020 yılında $65,084m marka değeriyle Çin merkezli teknoloji firması Huawei olmuştur.

Sektörlerin marka değerlerine bakıldığında ise şu tabloya rastlanılmaktadır;

Ülke ekonomilerinin marka değerine ilişkin bilgiler ise aşağıdaki gibidir;


Ülkelerin marka değerlerinin büyüklüğüne bakıldığında ilk sırada açık ara farkla Amerika’nın geldiği görülmektedir. Amerika’da marka değerliliğine konu olan 205 firma varken, Çin’de 70 marka yer almaktadır. Bu kapsamda Amerikan’ın önde gelmesinin sebeplerinin birisi de daha fazla marka değerlemesinin yapılmış olması olabilir.

Dünyanın en değerli markalarına bakıldığın her yıl ilk 4 markayı önemli marka değeri farklarıyla genellikle Amerikan şirketleri oluşturmaktadır. Marka değeri en yüksek 10 firmanın önemli bir kısmı ise perakende, finans, teknoloji ve sosyal medya sektöründe faaliyet göstermektedir.  2020 yılında $220,791m marka değeri ile 1. sırada yer alan Amazon ile $65,084m marka değeriyle 10. sırada yer alan Huawei arasında yüksek tutarda değer marka değeri farkı görülmektedir. Listede ilk sıraları genellikle Amerikan şirketleri oluşturmakla birlikte ilk 10 marka değeri arasında Çinli firmaların da son dönemlerde hızlı bir yükseliş trendi yakaladığı görülmektedir.

Not: Marka değerlemesine ilişkin olarak bilgiler "Brand Finance" sitesinden temin edilmiştir.



2 Mayıs 2020 Cumartesi

Rotatif Kredi Nedir?

İşletmelere kısa vadeli nakit akışı sağlayan, toplam vadesi 12 ay olan, 3 ayda bir faiz ödemeli(mart-haziran-eylül-aralık) ve vade içerisinde istenilen zamanda anapara ödemesi yapılabilen bir kredi türüdür.

Rotatif krediler işlek kredi, borçlu cari hesap(BCH) olarak da bilinir.

Rotatif kredilerde spot kredilerin aksine faiz oranı günlük olarak hesaplanır ve 3 aylık devre sonlarında faiz ödemesi yapılır. Spot kredilere faiz ve anapara ödeme dönemlerine ilişkin bilgileri önceki yazılarımızdan buradan okuyabilirsiniz.

Ticari işletmeler rotatif kredileri bankalardaki limitleri dahilinde teminatlı veya teminatsız olarak kullanabilirler. Bu sebeple, belirli limitler dahilinde kullanılabilmesi ve faiz oranın günlük olarak hesaplanması işletmelerin nakit açığı yaşadığı durumlarda faaliyetlerini rotatif kredilerle finanse edebileceklerdir.

Spot kredilerde anapara ve faiz oranı vade başında sabit olması ve vade sonunda anapara ve faiz ödemesinin birlikte yapılmasına karşın rotatif kredilerde anapara ödemesi vade süresi içerisinde istenilen vakit, faiz ödemesi ise 3 aylık devre sonlarında yapılır ve faiz spot kredilerdeki gibi sabit değildir, günlük olarak belirlenir.


Hangi Durumlarda Rotatif Kredi Kullanılmalıdır?

Ticari işletmeler piyasadaki dalgalanmaları da göz önünde bulundurarak, kullandığı kredi türleri banka limitleri dahilinde farklılık gösterebilmektedir. Banka limitlerinin nasıl oluşturulduğu hakkında bilgi edinmek isterseniz “Bankaların Kredilendirme Süreci” yazıma göz atabilirsiniz. Bu süreçte işletmeler piyasadaki faiz oranının yükseleceği düşüncesine sahiplerse rotatif kredi kullanmak istemezler. Çünkü rotatif kredilerde faiz oranı günlük olarak belirlendiği için faiz oranlarındaki artışla birlikte işletmeler devre sonlarında yüksek faiz ödemek zorunda kalırlar. Rotatif krediler bu kapsamda kısa süreli nakit akışı sağlamak için ve faiz oranlarında önemli bir artış beklenmediği dönemlerde kullanılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra faiz oranında belirgin bir artış beklentisi varsa spot kredi kullanmak işletmelere daha az finansman yükü getirebilmektedir. Fakat şunu da göz önünde bulundurmak gerek, spot kredilerin faiz oranı rotatif kredilerin faiz oranlarından daha fazladır.


1 Mayıs 2020 Cuma

Spot Kredi Nedir?

Ticari işletmelerin kısa ve orta vadeli fon sağlayabilecekleri bir kredi türüdür. Spot kredileri vade başlangıcı ve vade sonu olmak üzere iki kavram ortaya koyarak şu şekilde izah edebiliriz:

Vade başında: Kullanılan kredinin anapara ve faiz oranı belirlenir. Vade süresinde değişmez.

Vade sonunda: Kullanılan kredinin anapara ve faizi tek seferde ödenir.



Bu kredi türünde anapara ve faiz belirli olduğu için piyasalardaki dalgalanmalardan kaynaklı olarak kullanılan kredinin faiz oranı vade sonunda değişmeyecektir. Faiz oranı değişikliklerinden kaynaklı olarak nakit yönetiminde problem yaşamak istemeyen işletmeler bu krediyi kullanmak isteyecektir.

Örnek vermek gerekirse 01.05.2020 tarihinde vade sonu 01.05.2021 olan 500.000 TL %5 faiz oranlı spot kredi kullandınız. Vade başlangıcı ve vade sonu tarihleri arasında kredi tutarı değişmeyecek olup, 01.05.2021 geldiğinde 500.000 TL(anapara) + %5(faiz) ödeyip krediyi kapatabileceksiniz.

Bunun yanı sıra, işletmeler spot kredileri vade sonundan önce kapatmak isterlerse ne yapabilirler?
Ticari işletmeler spot kredilerini erken kapatmak isterlerse erken ödeme opsiyonlu spot kredi kullanabilir. Bu kredi türünün ise faiz oranı normal spot kredilerden bir miktar fazla olacaktır.



1 Mart 2020 Pazar

Girişimlerin Başarısız Olmalarının Temel Sebepleri


Her birey bir atılım gerçekleştiremese de düşüncelerde hep yer almıştır: kendi işini kurma fikri.

Unutmayın, kendi işini kurma fikri sadece o tutkuyu içinde barındılar içindir! 

Yeterli cesareti toplamış ve gerekli adımı atan kişilerin hepsi başarılı olma hayaliyle yola koyulsa da ülkemizdeki girişimlerin %50’den fazlası başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Girişimlerin başarısızlıkla sonuçlanmasının başlıca sebeplerine gelin birlikte bakalım! 

Sermaye yetersizliği 

Her şirket kurulurken yeterli bir sermayeye ihtiyaç duymaktadır. Şirket ortakları genelde şirketin kurulmasından önce yeterli sermayeyi kağıt üzerinde hesaplamakta ve her zaman pozitif bir görüntü ile iş fikirlerini icraata dökmektedir. Fakat, işletme kurarken yapılan fizibilite etütleri bir kağıt parçasından öte olmalıdır. Özellikle finansal etütler. Yanlış fizibilite çalışması baştan bir hatadır! Bu sebeple işletme kurarken bir ürünü üçe alırım beşe satarım düşüncesinden ziyade 2 lira kar için ne kadar maliyete katlanıldığını hesap edilmelidir.

Bunun yanında şirketin kuruluş aşamasında gerekli sermayesi dışında operasyonel faaliyetlerini yürütebilmesi için sermayeye ihtiyaç duymaktadır: Teknik bir tabirle ifade etmek gerekirse net işletme sermayesi 1 yıl içerisinde nakde dönüşebilecek varlıkları ile 1 yıl içerisinde sahip olduğu borçların ne kadarının ödenebilmesidir.  İşletmeler kurulur ve net işletme sermayesine ihtiyaç duyar. Net işletme sermayesi hakkında detaylı edinmek isterseniz “Net İşletme Sermayesi” adlı yazıma bakabilirsiniz.

Tecrübe eksikliği

İşletmenizin belirli bir süre işletmeyi ayakta tutacak yeterli sermayeye sahip olduğunu varsayalım. İşinizin patronu olmak istiyorsanız diğer önemli hususlardan birisi de işletmenini faaliyet gösterdiği sektördeki tecrübenizdir. Tecrübeniz olmadan yapılabilecek en iyi iş ticaret olabilir onu da yapabilmeniz için bir süre piyasadan kötü tecrübeler edineceksiniz.

Tecrübe konusunda önerebileceğim bir şey varsa şu ki hangi sektörde çalışmak istiyorsanız o sektörde birkaç yıl da olsa çalışmanız sizin sektörün döngüsü hakkında birçok fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır. Örneğin, satışını yapmak istediğiniz bir ürünü hangi segmentte hangi potansiyeldeki müşterilere pazarlayacağınız, satacağınız ürünü hangi tedarikçilerden, ne kadar fiyata sağlayacağınız önemli hususlardır.

Pazarlama Gücü

Yeterli sermayeniz var, tecrübeniz belirli düzeyde ve bir ürün ürettiniz ya da bir ürünü alıp satacaksınız. Müşteriniz nerede? Sizce müşterisiz bir işletmenin gideceği yer neresidir: Tabiki bir süre sonra iflas masasıdır. Bir işletme olarak ayakta kalmak istiyorsanız öncelikle müşterilerinizle birlikte ayakta kalabileceksiniz. Müşteriniz yoksa veya müşterilerinizde potansiyel riskler varsa, ürünlerinizi pazarlama gücünüz zayıfsa rekabet gücünüz bir süre sonra azalacak ve işletmeniz için kötü bir son olacaktır.

Pazarlama gücüne bakıldığında müşteri profilini çok iyi belirlemeniz gerekmektedir. Nitekim, bir girişimde bulunmadan önce satışını yapacağınız ürünlerin hangi potansiyeldeki müşterilere hitap ettiğini belirleyip ona göre bir satış stratejisi uygulamanız gerekecektir: Lüks tüketim ürünleri mi, zorunlu tüketim ürünleri mi satacağınıza siz karar vereceksiniz.

Pazarlama stratejisinde müşteri potansiyeli olarak toptan satış yapacaksak vade satışlardan kaynaklı olarak müşterileri portföyünüzü genişletmeniz ve böylece riski dağıtmanız sizi oluşabilecek tahsil sıkıntısından kurtarabilecektir.

Girişimcilerin başarısızlık hikayelerine baktığımızda birçok kişinin başarısızlığının altında yatan temel sebeplerin yukarıdaki faktörlerden kaynaklandığını görebileceksiniz. Nitekim başarısız girişimlerde bulunan kişiler yaptıkları hatalardan önemli tecrübe kazanarak tekrardan girişimciliği soyunacaklardır.

Yukarıdaki bahsettiğimiz unsurların her birisi çok elzem olmakla birlikte yapılan araştırmalara göre girişimlerin başarısız olmalarının en temel sebebinin finansal yetersizlikten kaynaklandığı görülmektedir.

Unutmayın birçok başarılı girişimin arkasında yatan ana faktörün başarısız girişim tecrübeleridir. Hayallerinizden VAZGEÇMEYİN!


Kısacası;

Yaptığın işi bileceksin(tecrübe), sonra kuracaksın(sermaye) daha sonra satacaksın(pazarlama gücü).

İşi bilirsin, işi kurarsın ama işi pazarlayamazsanız piyasada tutunamazsın!

Başarısız oldun, büyük bir tecrübe edindin. Hala hayallerin varsa tecrübelerinden ders çıkartarak ayağa kalk!

Ne demiş İrlandalı yazar Samuel Beckett "Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil."

 

14 Nisan 2019 Pazar

Kitap İncelemesi: Evet, Boyun Eğmeden Anlaşmaya Varmak

Bir insanın günlük yaşamını ele aldığımızda en önemli hususlardan birisinin iletişim olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bakkal Mehmet Amca’dan iş hayatımızdaki diğer insanlara kadar…
Herkes iletişim kuruyor ama herkes gerçekten anlaşabiliyor veya uzlaşabiliyor mu?

Bir düşünün siz ne kadar kendi düşüncelerinizi ifade ederek karşı tarafta etki yaratıp sizin düşüncelerinizi benimsemesini sağlayabiliyorsunuz?

Yaşantınıza baktığımızda insanların sizin düşüncelerinizi desteklemediğinizi ya da düşüncelerinizi ifade ettiğinizde karşı tarafta yeterli bir tesir uyandıramadığınızı düşünüyor musunuz?

Yukarıdaki sorularımın daha fazlasını kitabın içeriğinde bulabilirsiniz. Bu kitabı okuyarak, insanlarla iletişimizde bir adım daha öne geçebilirsiniz, tabi ki deneyerek.

Kitapta da vurgulandığı ve giriş cümlesinde yazdığı gibi “Hoşunuza gitsin veya gitmesin siz bir müzakerecisiniz. Müzakere hayatın gerçeği”. Evinizde ailenize, iş hayatında meslektaşlarınıza ve her yerde evet, siz bir müzakerecisiniz. 

Kitabın temel içeriği, ikna/uzlaşma üzerine kurulu bir bütünden oluşmaktadır. Size her şeyi bir teori olarak sunmuyor, insanların yaşantılarından örnek vererek uygulanabilirliğini gözler önüne seriyor. Örneğin, ev sahibi ile kiracısı arasında yaşanan yıl sonundaki zam görüşmeleri. Ev sahibi kiraya zam yapacaktır, kiracı ise zam geleceğini bilecektir ama daha az kirayı nasıl ödeyeceğini düşünecektir. Bu örnekte olduğu gibi kitapta, günlük hayatımızda rahatça görebileceğiniz veya yaşayabileceğimiz bir olay üzerine müzakere yöntemlerini, yaklaşım açılarını ele alıyor.

Normal hayatta kişilerin görüşmelerinde sert ve yumuşak olmak üzere 2 tarz durum sergileyerek görüşmelerini sürdürmekle birlikte kitapta aslında çoğu insanların bildiği fakat kelimelere dökemediği bir tarzı daha ortaya koyuyor: Prensipli tarz.

Kitabın içeriği 5 bölümden oluşuyor: birinci bölüm, iyi bir müzakereci olarak pozisyonlar üzerinde pazarlık yapılmaması gerektiğini, yani insanların içinde bulunduğu konumlar üzerinden görüşmelerini sürdürmemesi durumu. İkinci bölümde, insanları problemlerden ayrı tutmanın gerekliliğini ortaya koyuyor. Burada, ortada bir sorun olduğunda direkt insanlar üzerinden sonuç çıkarmamanın gerekliliğini dile getiriyor. Yapılan görüşmelerde pozisyonlara değil, menfaatlere odaklanmanın temelini ele alıyor. Olaylarda kişilerin menfaatlerinin hangi doğrultuda olduğu ve bunları belirlemeniz için karşı tarafa sorular yöneltmenize dair içerikler bulunuyor.  Karşılıklı kazançlar için seçeneklerin orta konulması gerekliliğini ele alıyor. Böylece, sorunları kişileştirmekten uzakta win-win felsefesiyle hareket ortamı sağlıyor. Üçüncü bölümde, bazı soruları sizin ağzınızdan karşı tarafa size yöneltilerek cevaplar aranıyor bu sorumlar: Uzlaşmada diğer taraf daha güçlüyse ne olur?, Diğer taraf oyuna katılmazsa ne yapmalı?, Diğer taraf uzlaşma esnasında çirkin taktikler kullanırsa ne yapmalı?. Dördüncü bölümde, kitabın düşüncelerinizin ve yaptığınızın farkına varmanızı sağlayarak, öğrenmenize yardımcı olabileceği, ancak kimsenin size beceri kazandıramayacağı, bunu ancak kendinizin yapabileceğini belirtiyor.  Son bölümde ise kitap hakkında sorulan 10 soruya cevap veriyor. Bu sorular adil olmak ve prensipli müzakerelerle ilgili sorular, insanlarla ilgili karşılaşılan sorular, taktik soruları ve güçle ilgili sorulardır.

Genel itibarıyla, gelişime açık bir bireyseniz, farkındalığınızı artırmak ve etkili bir iletişimle müzakereci yönünüzü geliştirmek istiyorsanız bu kitabı gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz. Kitap sıradan kişisel gelişim kitabı değildir. Etkileyici ve uygulanabilirliği yüksek içeriklere sahip bir oluşumdur. Şundan emin olabilirsiniz ki sıkılmadan ve sindirerek okuduğunuzda bir de okuduklarınızı uygulamaya çalıştığınızda iletişiminizdeki ve etkileyicilikteki gücünüzün arttığını göreceksiniz ve başkaları tarafından fark edileceksiniz. 

7’den 70’e herkese tavsiye ederim. İyi okumalar.
 

Kitabın Künyesi
Yazarlar: Roger Fisher, William Ury, Bruce Patton
Yayınevi: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
Baskı Sayısı: 3
Sayfa Sayısı: 219

22 Şubat 2019 Cuma

IBAN / International Bank Account Number


Günümüzde bankalarla işi olmayan, bankaya işi düşmeyen var mı? Bu sorunun cevabı %100 hayır olacaktır. Peki, bankacılıkta bir kavramı her zaman duyarız ama ne olduğu hakkında bilgimiz var mı? Nedir o kavram diyenler aslında biliyorlar, “IBAN”. Gelin “IBAN”a daha yakından bakalım.

Bu yazımı okuduktan sonra neler öğreneceksiniz;

IBAN Nedir?

IBAN Neden Kullanılır?

IBAN Kaç Hanelidir?

IBAN’ı Nasıl Öğrenebilirim?

IBAN Nedir?

IBAN, “International Bank Account Number” kelimelerinin baş harflerinden oluşmakta olup, uluslar arası banka hesap numarası olarak bilinir.

IBAN Neden Kullanılır?

IBAN ilk kez Avrupa Birliği düzenlemeleri ile gündeme gelmiştir. Gündeme gelme ve IBAN kullanma nedenlerini ise aşağıdakiler gibi sıralanabilir;
  • Para transferlerinin güvenliğini sağlamak,
  • İşlemleri hızlı bir şekilde gerçekleştirmek,
  • İşlemleri hatasız olarak yapmaktır.
IBAN Kaç Hanelidir?

IBAN, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte en fazla 34 haneden oluşmaktadır. 2010 yılından itibaren Türkiye’de uygulamaya giren IBAN ülkemizde 26 haneden teşkildir.

Örnek IBAN;


T
R
1
2

3
4
5
6
7

8

1
2
3
4
5
6
7
8
9
1
2
3
4
5
6
7
A
B

C

D

E



A: Ülke kodunu,

B: Kontrol basamaklarını,

C: Banka kodunu

D: Rezerv alanını,

E: Hesap numarasını gösterir.


IBAN’ı Nasıl Öğrenebilirim?


IBAN numaranızı;

  • İnternet bankacılığından,
  • Mobil bankacılıktan,
  • Şubenizden,
  • Çağrı merkezlerinden, 
öğrenebilirsiniz.


Şunlara da göz atabilirsiniz;